“Duygusal Miras, sadece bize değil, anne babalarımıza, büyüklerimize ve büyük büyüklerimize ait olan suskun deneyimlerle ve bu deneyimlerin hayatlarımız üzerindeki etkileriyle ilgilidir.” – Galit Atlas
Günümüzde travmatik deneyimlerin yalnızca deneyimleyen kişilere değil, gelecek nesiller üzerinde de derin etkiler bıraktığı sıkça değinilmektedir. Bu kavram yani “kuşaklar arası travma”, bir nesilde yaşanan derin travmatik olayların, sonraki nesillerin psikolojik ve biyolojik yapılarına etkide bulunması olarak tanımlanabilir. Bu görüşle ilgili ilk çalışmalar, 1960’lı yıllarda Yahudi Soykırımından kurtulan bireylerin çocukları üzerine yapılmıştır ve travmanın sonraki nesillerde de iz bıraktığını göstermiştir.
Araştırmalar, travmayı doğrudan yaşamamış bireylerde bile ebeveynlerinin yaşadığı travmanın etkilerinin görüldüğünü ortaya koymuştur. Bu bireylerin stres tepkileri daha yoğun ve travmaya karşı daha savunmasız olduğu tespit edilmiştir. Hatta genetik dizilimlerinde travmatik deneyimler yaşamamış ebeveynlerin çocuklarına kıyasla farklılıklar gözlemlenmiştir.
Bu bulgular, kuşaklar arası travmanın sadece psikolojik değil, biyolojik yollarla da aktarılabileceğini göstermektedir. Başlangıçta soykırımlar, doğal afetler ve terör olayları gibi büyük çaplı travmatik olaylardan kurtulan bireyler üzerinde odaklanılan çalışmalar, günümüzde aile içi şiddet ve çocuk istismarı gibi daha kişisel travmatik deneyimlerin aktarımına da yönelmiştir. Travmanın her zaman nesilden nesile aktarıldığı söylenemez; ancak ebeveynlerin travmalarını işleme biçimleri ve çocuklarıyla kurdukları ilişkiler, bu aktarımın boyutlarını belirlemede önemli bir rol oynar. Örneğin, sürekli kaygı içinde yaşayan bir ebeveyn, çocuklarının dünyayı güvensiz bir yer olarak algılamalarına yol açabilir. Bu çocuklar, sebepsiz yere sürekli bir endişe ya da korku hissiyle büyüyebilir, hatta bu duyguların kaynağını anlamakta zorlanabilirler.
Aynı zamanda, davranış kalıpları da travmanın aktarılmasında önemli bir etkendir. Travma yaşamış bireyler, kontrolcü, aşırı korumacı veya duygusal olarak mesafeli olabilirler. Bu davranışlar çocuklar üzerinde derin etkiler bırakabilir ve onlar da benzer tepkiler geliştirebilir. Zamanla bu kalıplar nesiller boyunca aktarılabilir.
Bazı araştırmalar, travmanın biyolojik düzeyde de aktarılabileceğini ortaya koymuştur. Travmanın genetik yapıda oluşturduğu değişiklikler, bir sonraki nesile aktarılabilir. Bu, travmayı biyolojik olarak miras aldığımız anlamına gelir. Travmaya maruz kalan bireylerin DNA’sında meydana gelen değişiklikler, bu bireylerin çocuklarında psikolojik sonuçlara daha yatkın olabilecek bir genetik yapı bırakabilir. Bu etki, travma sahibi ebeveynlerle büyümeyen çocuklarda bile görülebilir.
Ancak her travmanın nesiller boyu aktarılmadığını belirtmek gerekir. Travmayı yaşayan ebeveynlerin bu durumu nasıl işlediği ve çocuklarıyla kurdukları ilişkiler bu konuda belirleyicidir. Ebeveynlerin travmayı sağlıklı bir şekilde işleyememesi, çocuklarının bu yükü devralmasına yol açabilir.
Travmaların biyolojik izlerinin, genetik aktarım aracılığıyla bir sonraki nesillere taşınabileceği fikri, bu konunun ne kadar derin bir etkiye sahip olabileceğini gözler önüne seriyor. Ancak bu döngüyü kırmak ve travmayı daha sağlıklı bir şekilde işlemek mümkündür. Psikoterapi ve destekleyici aile yapıları, bu döngüyü kırmanın ve travmanın sonraki nesillere olan olumsuz etkilerini en aza indirmenin en etkili yolları arasında yer alır. Travma aktarımı, sadece bir biyolojik miras değil; aynı zamanda duygusal ve ilişkisel bir deneyimdir. Bu nedenle, bireylerin travmayı fark etmeleri ve sağlıklı bir şekilde işleyebilmeleri, gelecek nesiller için daha olumlu bir miras bırakmanın anahtarıdır.
Okuma Önerisi: Duygusal Miras – Galit Atlas
Klinik Psikolog Buse Nil Atar
Kaynakça
Atlas, G. (2022). Duygusal miras: Bir Terapist, Danisanlari ve Kalıtsal Aile Travmaları.
Krippner, S., & Barrett, D. (2019). Transgenerational Trauma: The Role of Epigenetics. The Journal of Mind and Behavior, 40(1), 53–62.
Tobi, E. W., et al. (2018). “Early gestation as the critical time-window for changes in the prenatal environment to affect the adult human blood methylome.” International Journal of Epidemiology.
Van der Kolk, B. A. (2005). “Developmental trauma disorder: Toward a rational diagnosis for children with complex trauma histories.” Psychiatric Annals.
Yehuda, R., & Bierer, L. M. (2008). “Transgenerational transmission of cortisol and PTSD risk.” Progress in Brain Research.